DEPREM TAHMİNİ NEDİR? DEPREM NASIL TAHMİN EDİLİR?

Deprem tahmini, bir depremin haftalar veya günler öncesinden, oluşan parametrelere yani olaylara bakılarak nerede olacağını bölge veya alan vererek aynı zamanda depremin hangi büyüklük aralığında olacağını vererek önceden tahmin etmektir.

10 Ekim 2015 Cumartesi

Tokat Depremi Ve Öncü İşaretleri

DEPREM İSTANBUL'U TETİKLEYEBİLİR Mİ?
Resimde görüldüğü üzere;
1. bölümde 7 Ekim saat 19:24'te 4.7 büyüklüğünde deprem meydana gelmiştir.
2. bölümde 8 Ekim saat 09:13'de (önceki depremden 12 saat sonra) 4.5 büyüklüğünde deprem meydana gelmiştir.
3. bölümde 8 Ekim saat 10:05'de (önceki depremden 1 saat sonra) 4.1 büyüklüğünde deprem meydana gelmiştir.
4. bölümde 8 Ekim saat 13:56'da (önceki depremden 4 saat sonra) 4.7 büyüklüğünde deprem meydana gelmiştir.
5. bölümde 8 Ekim saat 16:13'de (önceki depremden 2 saat sonra) 4.1 büyüklüğünde deprem meydana gelmiştir.
6. bölümde 9 Ekim saat 01:07'de (önceki depremden 9 saat sonra) 4.3 büyüklüğünde deprem meydana gelmiştir.
7. bölümde 9 Ekim saat 06:09'da (önceki depremden 5 saat sonra) 4.8 büyüklüğünde deprem meydana gelmiştir.
8. bölümde 9 Ekim saat 17:39'da (önceki depremden 11 saat sonra) 5.1 büyüklüğünde deprem meydana gelmiştir.
Burada fark ettiyseniz, oluşan depremler fay haritasına göre aynı levha üzerinde olup, ilk bölümde Endonezya'dan başlayıp sırası ile Singapur,Bangladeş,Nepal,Pakistan ve Afganistan ve son olarak Türkiye'de olan(Tokat 5.1) depremleri görülüyor.


2. Resimde ise sarı renkte vurgu yaptığım oluşan depremlerin levhaları görülüyor.
Deprem Endonezya'dan başlayıp, tek tek Türkiye'ye kadar geliyor, sanki levhalar birbirini sıkıştıra sıkıştıra kırılıyorlar.
Öngörüldüğü bu olay ne kadar doğru bilinmez ama asıl şüphe, bu sıkıştırmanın Tokat'tan devam edip İstanbul'u tetiklemesi.
NOT: Sadece kişisel bir düşüncedir. Gözlem yoluyla elde edilmiştir.

3 Ekim 2015 Cumartesi

DEPREM BULUTLARI



 Atmosferimizin hallerine bir bakınız. Burada en azından 5-6 farklı türden bulut var.
İçlerinde deprem bulutu var mı?
Varsa Hangisi?
Nasıl ayırt edebiliriz?








GENEL TANIMLAMALAR
 Öncelikle belirtmek gerekir ki deprem yaklaştığında gerilen, sıkıştırılan ve bükülen yani kalıbı bozulan kayaların içerisindeki SiO2 bileşimli kristaller, moleküllerindeki(birden fazla atomun birleşmesi) Silisyum(yeryüzünde bir element) atomlarının elektron  yörüngelerinden, atomların dışına çok miktarlarda elektron fışkırtırlar.
Eğer özellikle SiO2 (Silisyum di Oksit) bileşimli kuvars, tridimit, kristobalit ve stişovit
kristali içeren kaya kütleleri, eğilip bükülüp sıkıştırılırlarsa, kayaca uygulanan bu mekanik enerji,
kayacın fonon enerjisine (yani katı cisimlerdeki atomların yerlerini sabitleyen kafes enerjisine) transfer edilir.Bunun diğer bir anlamı ise kayaç ısıtılır demektir.
Buna bağlı olarak piezoelektrik olay meydana gelir.(Kristal yapıdaki cisimlerin kendilerine dışardan uygulanan basınç miktarı ile orantılı olarak elektrik üretme özelliği)
Bu olay çok milyar kere milyar atomda birden oluştuğunda, bu muazzam elektrostatik yük birikiminin, doğrudan veya dolaylı olarak iyonosferle etkileşimi söz konusudur. Asıl topraklama kapasitesi yerkürenin kendisinde olduğundan ve bu sisteme bir adet 1.5 voltluk pil ile bile girişimde
bulunalabileceğinden, piezoelektrik etkiyi yerkürede değil de iyonosferde izlemek, daha temiz bir
anomali kaynağı görüntüsü vermektedir. Çünkü olay yeryüzünde Yıldırımlarla, Şimşeklerle, Deprem
Işıkları ile Ateş Topları ile kaotik bir süreç(Karışık bir olay,rastlantı) oluşturur.

Daha az şiddette olmak üzere deformasyona uğrayan kayaların içerisindeki magnetik mineraller de yeni, ikincil ve düşük şiddetli bir magnetik anomali (parazitik alan) üretirler. Deformasyona maruz kalan ve atom çekirdekleri çeşitli olaylarla piezomagnetik etki yapar. İşte bu piezomagnetik etkinin de iyonosferle etkileşimi söz konusudur.
Tekrar Piezoelektrik olaya dönersek, Piezoelektrik olayın en güzel uygulaması, ilk geldiğinde “çakar çakmaz çakan çakmak” diye de reklamı yapılan “manyetolu çakmaklarda” görülebilir. Ancak bu tertibata Türkiye’de yanlışlıkla manyetolu çakmak adı verilmiştir. Dikkat ederseniz çakmağın içerisinde döndürülen bir manyeto olmayıp, onun yerine, tepesine küçük bir çekiçle vurulan bir kuvars kristali vardır. Minicik bir çakmak içerisindeki minicik bir kuvars kristali, parmağınızdan aldığı mekanik enerji ile, yaklaşık 15.000 - 20.000 Volt’luk bir elektrik yükü atlaması(şerare) oluşturduğuna göre, varın siz küçücük bir fay zonundaki milyarlarca ton kuvars kristali eğilip büküldüğünde, ne kadar elektron fışkırtır hesap edin.



Kısacası, levhaların hareketi dolayısı ile gerilim altında kalan deprem odaklarındaki (fay zonlarındaki)  kayaç gerginliği dayanılmaz düzeylere çıktığında, ya da diğer bir değişle kayaç, kısa süreli bir akma gerilmesi yaşadıktan sonra, kopma gerilmesine yaklaştığında, yani depreme az bir zaman kala, hem magnetik hem de elektrostatik enerji salımları olur. İşte bu iki farklı türdeki enerji, çevresindeki, altındaki veya yukarısındaki iyonlarla ve serbest elektronlarla kolayca etkileşir.

Olayın tanımı bu kadar basit olduğu halde, çözümü bu kadar basit değildir. Çünkü (Ne yazık ki)
depremden önce çıkmaya başlayan ve tam deprem anında maksimum düzeye ulaşan elektrostatik ve magnetik enerji salımları, yerkürenin özellikle Okyanusya, Afrika ve Amazon Yağmur ormanlarındaki muazzam miktarlarda elektrostatik yük değişimi (alışverişi) yapan yıldırım deşarjlarından ve yapay yüksek gerilim topraklamalarından ya da sanayisel ve kentsel topraklamalardan soyutlanamaz.



3 FARKLI DEPREM BULUTU VE ŞEKİLLERİ
  Aşağıdaki görüntü de Atmosfer kesitinden alınmış ve büyütülmüş bir kesim üzerinde üç farklı deprem bulutunun yeri ve yaklaşık şeklini görüyoruz.
      

1 - İYONİK DEPREM BULUTLARI

NOT:Deprem izi taşımayan bir Jet Stream fotografı verilmiştir.
  İyonosfer katmalarının özellikle alt kısmında yer alan Sporadik-E seviyesi, Yerküre’nin ilk 100 km 
derinliklerdeki katmanlarını kapsamak üzere litosfer denilebilecek katmanlarında oluşan depremsel 
elektrostatik yük salımlarını anında algılayıp, yeni bir biçimsel düzene geçer. Bu  yeni durum ise stratosferin alt katmanlarında oluşan ve jet-stream adınıalan “pozitif yüklü” buz  kristalleri içeren, çok hızlı ve düzenli (laminar) hava akımları ile etkileşerek, onların rotalarını belli  belirsiz büker. Pozitif yük, bir adet asimetrik H2O molekülüne bir adet H atomunun Van der Waals bağı ile bağlanması sonucunda, pozitif yüklü H3O iyonize molekülünden oluşur. Bu pozitif yüklü buzlar, 
zorunlu olarak yermagnetik alanının itkisi ile kuzey magnetik kutuba doğru uçarlar. Böylece Jet Stream’lerin yaklaşık 700 km/saat – 800 km/saat gibi inanılmaz hızlarının nereden kaynaklandığında açıklanmış olur. Ancak büyük bir olasılıkla(!) deprem bölgelerinin üzerinden geçen ve seyrelmiş
stratosfer içerisinde hızla kuzeye doğru yol alan jet-stream’lerde hafif bir Kıvrım oluşur. Bu  bükülme ise ancak uydulardan alınacak sürekli ve on-line görüntüler yardımı ile yakalanabilir. Belki de 
aynı şeyler stratosfer bulutları ve mezosfer bulutları için de geçerlidir. 
Tabiidir ki bu okuduğunuz çalışmada, popüler bilim tarzındaki açıklamalarda yeri olmayan  karmaşık matematiksel bilgiler de var literatürde. 

2- ELEKTROSTATİK DEPREM BULUTLARI
Şüpheli Elektrostatik Deprem Bulutu
Son zamanlarda Türk Medyasında sıklıkla yer alan sevgili Ronald Karel’in gözlemlediği ve varlığı NASA ve DEMETER Projesi tarafından da desteklenen deprem bulutları, işte bu elektrostatik (elektronik) deprem bulutlarıdır. Bu bulutlar gerilim altındaki fay çatlağından, depremden birkaç gün 
önce başlayarak havaya fışkırtılan elektronlarla ilgilidir. Bu elektronlar olasılıkla bir gaz çıkışı ile birlikte fışkırırlar. Elektronlar havada kolloidal asılı tozlara, yani her çeşit malzeme parçacıklarına saplandıklarında, bu tozlar da iyonlaşmış olurlar. Bu çıkan gazın öncelikle Metan Gazı ve daha az miktarlarda da Radon İyonu ve/veya Argon Gazı olması gerekmektedir. Belki bu gazların  ve etken olarak parçacık görevi yapan katyonize tozların, anında havadaki “olasılıkla artıyüklü” su  buharının yapışması ile oluşturdukları alçak irtifalı, koyu gri renkli ve hakim rüzgardan bağımsız olarak  yer magnetik alanı doğrultusunda hareket eden bulutlar oluşturmasına, “Alçak Deprem Bulutları”  denilir. Bu alçak deprem bulutlarında katyonlar baskın olduğunda bulut “artıdippole güneyde ve 2890 km derinde olduğu için” Güneye, Anyonlar baskın olduğunda ise “eksi dippole kuzeyde ve 2890 km derinde olduğu için” Kuzeye doğru ilerleyeceklerdir. Bu hareket doğal  olarak magnetik dalım açısından bağımsız, fakat magnetik sapma açısına, hakim rüzgarla bileşke yapacak tarzda bağımlıdır. Her ne kadar bu satırlarda her şeyi  açıkladığım düşünülebilirse de, bu bulutların kimyasal yapılarının analiz edilmesi ve karakteristiklerinin  çok iyi tanımlanmasına gereksinim vardır. Örneğin, görülür görülmez içerisine daldırılan uçaklarla anında analiz yapılması gibi organizasyonlar gerekebilir.
Şüpheli Elektrostatik Deprem Bulutu

3- TERMİK DEPREM BULUTLARI

Şili’de Termik Deprem Bulutu Örneği
Termik deprem bulutları, doğrudan doğruya aşırı deformasyon yüzünden ısınarak fay çatlağından çıkan “yer altısuyu” buharının, hakim rüzgar altında tıpkı bir jet uçağının exhaust bulutu gibi şekil alması, fakat ondan farklı olarak daha hacimli ve bazen yüzlerce km uzunlukta olması ile tanımlanabilir. Bu bulutların ilk yükseldiği yerdeki görüntüsüne Hortum Tipi  Deprem Bulutları(Tornado Type EQ Clouds) adı verilir. Hortum tipi deprem bulutuna Radon iyonunun da eşlik ettiği bilinmektedir. 
Genellikle depremlerden 3-5 gün önce termik deprem bulutlarına rastlamak olasıdır. Çıkış noktası ince, rüzgar altıucu saçaklı olabilmektedir. Bu özellik sayesinde ısınan fayın hangi uçta olduğu ayırt edilebilir. Termik Deprem Bulutlarının M>7 ‘lik bir depremden önce, episantrdan itibaren bilateral yönde bazen 250 km + 250 km = 500 km ‘lik bir segment üzerinde oluştukları gözlenmiştir.

İran M= 5.2 Depreminden Önce Görülen Termik Deprem Bulutu
 Göller Bölgesinde Deprem Bulutu
Termik Deprem Bulutlarına çok benzeyen ve onları taklit eden bulut türleri de vardır. Bunlar ise 
genellikle jeotermal alanlardan çıkan buharlardan ve dipten sıcak – ılık yeraltı suları ile beslenen 
göllerden kaynaklanırlar. 



11 Temmuz 2006 tarihinde oluşan Jawa güneyindeki şüpheli termik deprem bulutları. 
Ve 6 gün sonra, 17 Temmuz 2006 tarihinde Jawa Güneyinde M=7.7 Depremi


İnsanlığın deprem kestirimi yapabilecek duruma gelmesinde, bu 3 farklı türden deprem bulutlarının, büyük bir payı olacağına inanmaktayız.



ALINTIDIR VE KISALTILMIŞTIR.















Paylaşımlar

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More